TOKİ’den iddialı açıklamalar gelmiş.

kaleden Dicle

Mimarlık ve şehircilik tarihinde çığır açacak başarılara imza atmışlar anladığım kadarıyla. Sular altında kalacak olan Hasankeyf ve Dicle çevresindeki birçok köyü taşırken neleri neleri göz önünde bulundurmuşlar da binlerce yıllık insanlığın, kültürün, tarihin, doğanın orada oluşturduklarının benzerini yapabilmişler. Ben diyeyim bir maketi, siz deyin tıpkısının aynısı. Ilısu Barajı yükseldikçe evleri batacak insanları borçlandırarak yeni evlerine kavuşturmaya Haziran’da başlıyorlarmış, bunu duyururken Hasankeyf’e de değinivererek icraatlerini şöyle anlatmışlar:

“TOKİ, Hasankeyf’i taşıyor

Çalışmalar tamamlandı, TOKİ, sular altında kalacak Hasankeyf’i Yeni Ilısu’da yaşatacak.

Yapımı uluslararası tartışmalara neden olan Ilısu Barajı’nın baraj gölü altında kalacak olan Ilısu Köyü’nün yeni yerine taşınmasına ilişkin inşaat çalışmaları tamamlandı. Toplu Konut İdaresi (TOKİ), evleri baraj suları altında kalacak Ilısu Köylüleri için yaptığı yeni konutları, Haziran ayından itibaren sahiplerine teslim edecek.

TOKİ’den yapılan açıklamaya göre, Ilısu Köyü’nün güvenli yere taşınması amacıyla geçen yıl yapımına başlanan 48 konutun inşaatı tamamlandı. Açıklamada, barajdan ilk etkilenecek yerleşim birimlerinden biri olan Ilısu Köyü’nün yeni yerleşim planının, ev tipinin, cami ve köy konağına kadar tüm yapıların vatandaşların talepleri dikkate alınarak oluşturulduğu belirtilirken, ayrıca, fiziksel koşullar, tarih, gelenekler, kültür, mimari özellikler, iklimin de göz önünde bulundurulduğu vurgulandı. Yeni konutların hak sahiplerine gezdirildiği ve hak sahiplerinin konutları beğendiği kaydedildi.

Evler 5 yıl ödemesiz

TOKİ, Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürlüğü ve Afet İşleri Genel Müdürlüğü (AİGM) arasında imzalanan üçlü protokol çerçevesinde bölgede yapılan çalışmalar, TOKİ tarafından yürütülüyor. Çalışmalar kapsamında, aralarında Batman’ın tarihi Hasankeyf ilçesi ile Diyarbakır, Batman, Mardin, Siirt ve Şırnak’a bağlı köylerin de bulunduğu yerleşim alanları, aşama aşama yapılarak hak sahiplerine teslim edilecek.

Yürütülen proje faaliyetlerinde kentin mimari, kültürel ve tarihi özellikleri ile halkın yaşam biçiminin dikkate alındığı vurgulanırken, DSİ tarafından Hasankeyf ilçe merkezinde 596 hanenin hak sahibi olarak belirlendiği hatırlatıldı. Vatandaşlar, 7 farklı konut tipi arasından seçim yaparken, eski evlerini peşinata saydırarak belirledikleri konut tipine göre, 5 yılı ödemesiz 20 yıl vade farksız taksitlerle yeni evlerine kavuşacaklar.  (Yani şu anda kendi evinde yaşayan adam şimdi taşınacak, 5 yıl sonra da borçlu bir insan olarak üste para ödemeye başlayacak. Sulukule gibi, durduk yere taşın ve borçlan.)

Açıklamada TOKİ’nin Hasankeyf’in zengin tarihi birikimini dikkate alarak yeni yerleşim alanında “kültürel park alanı ve müze projesi” geliştirdiği belirtildi. Yapılacak arkeolojik kazılar sonucunda çıkarılacak tarihi eserler bu müzede sergilenecek. Açıklamaya göre, Hasankeyf’in sembolü olan tarihi köprüsü ve El-Rızk Camii’nin yaşatılması amacıyla orijinallerinden esinlenilerek yeni yerleşim yerinde benzer bir cami ve köprü yapılacak. (Şaka mı bu? Yaşatıyorlar yani? Taklitler aslını yaşatır diyecek kadar geyik bir konu mu bu? Bir yerleşim de bütün değildir zaten,böyle dünyaya dağılan anıtsal yapıları toplayıp Disneyland yapsak da her şey derli toplu olsa turistler çok dolaşmak zorunda kalmasalar) Yeni Hasankeyf’e ayrıca, TOKİ tarafından hükümet konağı, belediye hizmet binası, ilçe emniyet amirliği, ilçe jandarma komutanlığı, PTT gibi kamu binaları ile ticaret merkezi, cami ve sağlık merkezi yapılacağı kaydedildi.”

http://www.haberaktuel.com/toki,-hasankeyfi-tasiyor-haberi-278404.html

su çuvalı: bir dicle sporu. çuvala boş pet şişeler doldurularak içi hava dolu yüzebilen bir hacim elde edilir, buna binilerek akıntıyla ilerlenir

Bu işleri başarmak 48 konut için bir yıl sürmüş. Sanırım bu denli iddialı bir hızlandırılmış tarih ve kültür inşaası tarihte hiç bu kadar konu düşünülüp uygulamaya dökülebilecek başarı düzeyinde tasarlanamamıştır. Ricam, ambiansı tamamlamak adına leylek temin edip kopya El Rızk Camii’nin minaresine yerleştirmeleri, ortaya su çuvalına pet şişe doldurarak Dicle’de bir nevi rafting yapan çocuklar salmaları, başka bir yerde başka bir Dicle Vadisi kazıp o su yatağını, o iklimi, o kaya duvarlarını, o doğayı baştan yaratmaları. Betonla her şey mümkünse yaptıkları işi tam yapmalılar ve o kopya yapıları kültürel ve coğrafi bir bağlam içerisine yerleştirmeliler sonuçta.. Dicle kıyısına hasır örtülü çardaklar dizmeyi özel teşebbüse bırakabiliriz.

TOKİ’nin sitesinde “Mardin Dargeçit Ilısu Köyü 48 Adet Konut, 1’er Adet Köy Konağı, Cami, Şadırvan, Altyapı ve Çervre Düzenlemesi yapım işi” olarak geçen inşaatı Öz Orallar İnş. San. Ve Tic. Ltd. Şti. ( http://www.orallargroup.com/ ) üstlenmiş. DSİ’nin sitesinde “Ilısu Barajı ve Hasankeyf Gerçeği” diye bir rapor var ( http://www.dsi.gov.tr/ilisu/ilisu_hasankeyf.swf ) yani ne yaptıklarının farkındalar da aslında. “Mevcut ve Yeni Hasankeyf” diye bir ayrıma giderek de “yeni bir Hasankeyf” yapabildikleri iddiasında bulunmuşlar sanırım. “Hasankeyf ilçe merkezinde halen mağara evde yaşayan bulunmaktadır. Ilısu projesi kapsamında yapılacak çalışmalar çerçevesinde etkilenecek tüm Hasankeyf halkı modern yerleşim yerlerine kavuşacaktır” ifadesiyle eski Hasankeyf’ten rahatsızlıklarını dile getirdikleri gibi zaten kenti batırmasalar da sağlamaları gereken altyapının bulunmamasını da yeni Hasankeyf’in sağlayacağı imkanlara yormuşlar.  “Mevcut vahşi depolama, Hasankeyf ve bölgedeki yer altı ve yerüstü su kaynaklarını kirletmekte ve doğal yaşama zarar vermektedir” diyerek o zaman biz çöp depolama altyapısı getirelim, sonra doğal yaşama çöpler zarar vereceğine biz zarar verelim gibi bir karar almışlar. Neyse tüm raporu alıntılamaya gerek yok.

doğa, tarihin katmanları, kültür bir bütün müdür değil midir- bir kale bu Dicle'ye bakmazsa bu kale olabilir mi- arkasında o mağaralar olmayan bir kasaba Hasankeyf olabilir mi- vb. bir takım meseleler

Taytlı sporu Van’a getiren adam ve ailesiyle tanışmamı, sabah güneşinde fotoğraf çekme niyetiyle gece daha karanlıkken çıkıp belamı bulmamı, esnaftan bir adam tarafından sahiplenilip ilgi ve nezakete boğulmamı, Dicle’ye ayaklarımı sokarak tavuk kanat yemeyi, çeşitli güzel şeyleri de sonra yazarım, sinirliyim şu an. Fotoğraflar 2008’den, Dara kazısından sonraki Mardin–Midyat-Hasankeyf gezmemden.

[embpicasa id=”5688622771149991377″]