Aklım Başka Yerde tırmanış haberi çevirilerinde bugün:
Alex Hannold El Capitan’daki Freerider rotasını (~IX, ~900+m) 3 saat 56 dakikada …
Aklım Başka Yerde tırmanış haberi çevirilerinde bugün:
Alex Hannold El Capitan’daki Freerider rotasını (~IX, ~900+m) 3 saat 56 dakikada …
Ve ondan öğrendiklerim
http://eveningsends.com/climbing/dawn-wall-broke-internet/ adresindeki Andrew Bisharat‘a ait yazıyı tırmanış gündemi açısından ilginç gördüm, çevirdim, YTUDAK e posta listesine …
18 Şubat 2012: E-Posta kutuma konu satırında “Dayanıklı insanlar aranıyor” yazan bir mesajın düşüşü.
İleti dizisi beraber dağlara gitmekten sıcak …
Hm, bunu dağcılık tarihiyle ilgilenmeyen biri için ayrıca açıklamakla uğraşamayacağım açıkçası:) Ama kim okursa okusun ilginç bir metin olduğunu düşünüyorum.…
Yapmam gereken başka şeyleri yapmadığım için blog da yazmayarak kendimi sabote ediyorum efendim. (Buradan blog sahibesi hakkında şahane fikirler edinmişsinizdir) Ataleti biraz olsun kırmak adına 2011’i 2012’ye bağlayan yılbaşında Aladağlar’da Emler Batı Yüzü’nü denemeye gidişimiz ve patlayıp Uludağ yazılarından tanıdığımız Uğur’la Kapadokya’ya gidişimizin videosunu koyuyorum bakalım.
Eşe dosta yapılan videoda açıklanmasına pek çabalanmayan olaylar dizisi:
Dört kişi iki ekip olarak kendimizi planlayıp aynı rotaya gideriz, 31 Aralık akşamı dönüp dağ evinde yeniyıl kutlamak gibi bir fikir ve hava raporları takibiyle perşembeden çıkılmıştır. Gidiş yolunda Uğur’un olmama sebebi onun kazayla yanlış otobüse binmesi ve o otobüstekilerin de buna ses etmemesi.. Salim Abi’nin yeni jipine atlayıp biraz ite ede Sokulupınar’a vardıktan sonra rotaya doğru pis batak karda ağır ağır yürüyüşe geçeriz. Gökhan’ın botları ÇATLAR. Bir bot nasıl çatlar bilmiyorum ama o böyle devam etmeyeyim deyince partneri Furkan da “ölümü gör” muhabbetine bağlar ve “seninle geldim sensiz gitmem” diye döner. Bu şapşiler aynı gün İstanbul’a dönerler bişi varmış gibi.
Uğur ve ben devam edip bivaklarız. Tuzlu tuzlu tortellini suyuna yapılmış irmik helvası gibi çalışmaların ardından sorunsuz bir gece ve havanın ufak ufak kapanmaya başladığı bir sabah gelir, yalnız kartuşlar dandik midir nedir eskisi kadar gitmemektedir? İki kartuşumuz adeta bitmiştir, bir bivak daha yapmamak niyetimizdir ama artık istesek de yapamayacağızdır. Sabah biraz devam ederiz ancak yağış sürüyordur, görüş kısalır, zirveleri örten bulut giderek üstümüze gelir, biz de “Amaaan” deyip daha Kayacık zirveyi görmeden ineriz. Benim hep aklımda olan faaliyetten zaman kalınca Kapadokya’ya gitme fikri Uğur’un uyumluluğuyla hayat bulur.
Göreme’de yolda tanıştığımız Tayvanlı çocuğun kaldığı hostele yerleşiriz ve yılbaşını biraz dolaşıp bira içtikten sonra mayışıp yatmaya dönüp alarm kurup saat 12’de bir kahve içmeye çıkarak değerlendiririz. Ertesi gün adeta it gibi dolaşırız, bu arada peşimize Uğur’un Bıdık deyiverdiği, emekliliğini koltuk hayvanı olarak geçirmeyi hedefleyen ve bunun yatırımı olarak şirinlikte sınır tanımayan yaşlı bir köpek katılır. Güvercinlik Vadisi’nden Uçhisar’a gider, (yolda arabalara atlıyor diye Bıdık’ı yer yer kucakta taşır) Uçhisar’dan Bağlıdere Vadisi üzerinden Çavuşin’e geçer, orada yorulup Göreme okuna sapan turistlerin peşinde bizi bırakan Bıdık’sız Güllüdere, Mendirek Vadileri ve o vadiler bölgesinde bakınmalarla Ortahisar’a çıkarız. Otostopla Ürgüp’e gidip şarap tattıktan sonra ani bir kararla mis gibi Kapadokya’lı haftasonu oluvermiştir.
Şiddetle önerilir. Bu arada karayoluyla İstanbul Katmandu şahane geçti, Hindukuş Dağları’ndan Karakurum’a otostop çektim, Taftan Çölü’nde sofralara elimle girdim, Nanga Parbat anakampına, Ganj’ın kaynağı sayılan Himalaya buzuluna yürüdüm.. Fotoğrafları eşle dostla paylaştım ama buralara düşmedi filan. Belki bir gün?
15 Mayıs’ta İstanbul’daki sansüre karşı yürüyüşteydim, böyle fotoğraflar çektim…
http://www.sansursuzinternet.org.tr/
http://bit.ly/lOGQBH zaytung haber yaptı gerçi, onbinlerce insan hayalmiş. olsa olsa …
Bakan diyor ki:
“Orası ‘Allianoi’ değil. ‘Allianoi’ diye bir yer o kişinin uydurduğu bir kelimedir. Bunu ben ispat ettim. Bunu …
Başbakanımız RTE ile gülüşmeli, şakalaşmalı gündemsiz gün geçmez oldu. Bono’yla birbirlerine kanlarının kaynayıvermesinden sonra bir de Hıncal Uluç ilk defa …
Doğa Araştırmaları, Sporları ve Kurtarma Derneği’nin (DASK) düzenlediği Anadolu Dağ Maratonu (ADAM) adında maraton sözcüğü bulunmasına karşın birçok kişinin koşmadığı …
Şu aralar İstanbul SOS girişimiyle ilgiliyim. Kayıtsız kalmak bir seçenek de değil aslında, doğduğum, büyüdüğüm şehir küme düşüyor! …
Sonisphere gün 1:
Provakatif haberleriyle hit’e hit demeyen, adeta hedef göstererek ve veri saptırarak kazandığı linklerden para kazanan Habervaktim’in haberine …
Etkinlik Garın yanmasının(lanet..) ardından tekrarlanıyor. Bu gösteri saat 20:00’da, öncesinde Söğütlüçeşme’de de bir performans var.
http://www.facebook.com/event.php?eid=166124093424218&index=1
10 – 11 – 12 Aralık 2010
16:00 ve 18:00 İstanbul İstanbul – Söğütlüçeşme İstasyonu (Haydarpaşa’dan sonraki ilk istasyon)
20:00 Yekpare (Gösteriyi Kadıköy sahilinden izleyebilirsiniz.)
Bir yandan “Eee, 2010 oldu, Taksim’e kesinlikle ilgi çekici veya hoş olmayan çirkin sahneler koymak için miydi o kadar heyecan?” muhabbetleri, bir yandan Haydarpaşa kentsel kentsel dönüşecek, yok silüete adeta bir yığın yeni Gökkafes eklenecek tedirginlikleri sürerken 3 Haziran 2010 itibariyle gerçekten etkileyici bir kentsel etkinliği bir İstanbul 2010 Kültür Başkenti projesi olarak Haydarpaşa’da izledim.
Nazım Hikmet’i anma amacıyla düzenlenen Haydarpaşa’da Bahar etkinlikleri arasında bir “urban screening” (kentsel ekran, gösterim) gösterisi oldu. 3 boyutlu olarak modellenen cepheye, yüzeyin özellikleri de kullanılarak planlanmış ışık oyunları içeren bir görüntü yansıtılıyor. Böylece yapının parçaları hareket ediyormuş, içinden ışık çıkıyormuş veya içeride bir şeyler oluyormuş gibi görünebiliyor. Gerçekten çok gösterişli ve Youtube’dan dünyadaki diğer örneklere de bakınca iyi çalışılmış bir gösterimdi, üstelik kamusal alandaydı ve uzaktan boğaz manzarasıyla beraber izlenebiliyor, sesi duyulabiliyordu. O akşam Kadıköy’den geçen herkes buna dahil oldu.
Ben Perşembe akşamı gittim, 6 Haziran’a kadar her akşam saat 21:00-21:15 gibi (hava kararınca) başlayacak ve yarım saat sürecek. Haydarpaşa’nın Kadıköy iskelelere bakan cephesinde olduğu için özellikle Haldun Dormen çevresinden iyi izlenebiliyor. Makinemi kenara koyup bir miktar -pek başarılı olmasa da- video çektim, gösteriden birkaç parça aşağıda izleyici tepkilerinden seslerle var, ama imkanı olan kesinlikle gidip izlesin derim..
Haydarpaşa Garı cephesinde yapılan urban screening gösterisinden
Etkinliğin Facebook sayfasındaki bilgiler şöyle:
nerdworking sunar;
İstanbul 2010 AKB Ajansı’nın Sahne ve Gösteri Sanatları Yönetimi departmanının kurumsal çalışması olan ‘Haydarpaşa’da Bahar’ etkinliği dahilinde 3D Projection, mapping, animasyon teknikleriyle Yekpare adlı urbanscreening gösterisi gerçekleştirilecektir. Nazım Hikmet’in aramızdan ayrılışının 47. yılına denk gelen 3 Haziran gecesi, Memleketimden İnsan Manzaraları’na atıfla kendisini anacağız.
..: Yekpare hakkında :..
İstanbul; limanlarındaki ticaret hacmiyle başlayan milattan önceki yılları, gelişen ticaretle kaynaşan binlerce halkı, Bizans mimarisi ve Osmanlı’nın İstanbul’u fethiyle vardığımız 15. yüzyıl hikayelerinin tümü sembolik anlatımlar ve şaşalı görsel animasyonlarla izleyicilere aktarılacak. Dillerin ve inançların karmaşası, doğu – batı ikiliği, yakın tarihimizdeki göç dalgaları ve Haydarpaşa Garı’nın insan sirkülasyonundaki yeri ile kalabalık hayatımızın düzensiz düzenliği klişelerini çağdaş animasyon grafikleriyle birleştiriyor ve İstanbul’u İstanbul halkının karşısına yerleştiriyoruz. Tarihin tüm katmanlarını üst üste getirmeyi amaçlayan gösteri 3 – 6 Haziran 2010 tarihleri arasında saat 21.15’te gerçekleşecektir.
..: Yekpare ekibi :..
Proje yöneticisi: Erdem Dilbaz
Sanat yönetmenleri: Candaş Şişman, Deniz Kader
Müzik: Görkem ŞenTeknik danışmanlar: Alican Aktürk, Refik Anadol (GRIDUO.com)
Modelleme: Can Dinlenmiş, Gökhan Uzun (Prospektif.org)..: Haydarpaşa Garı’nda Bahar :..
Haydarpaşa Garı’nda Bahar, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı Sahne ve Gösteri Sanatları Yönetmenliği ana projelerindendir. İstanbul siluetinin en önemli sembollerinden olan Haydarpaşa Garı, kenti tren yoluyla Anadolu’ya ve Anadolu’yu da İstanbul’a ve Avrupa’ya bağlarken pek çok romana, öyküye ve şiire konu olmuştur. Gar aynı zamanda İstanbul’un yoğun göçle değişen sosyal yapısının, gündelik hayatının konu edildiği tiyatro, sinema ve diğer görsel sanatlar eserleri için her zaman bir esin kaynağıdır.
Kuşkusuz Haydarpaşa Garı’nı anlatan en güzel eserlerden biri, Nazım Hikmet’in “Haydarpaşa Garı’nda 1941 baharında saat on beş. Merdivenlerin üstünde güneş yorgunluk ve telaş” dizeleriyle başlayan “Memleketimden İnsan Manzaraları” adlı şiiridir. “Haydarpaşa Garı’nda Bahar” buluşması, ödenekli ve özel tiyatroların, sanatçılarımızın katılımıyla, Nazım Hikmet’e ölümünün 47. yılında bir saygı, sevgi ve doğduğu topraklardan selam niteliğinde bir çalışma olacaktır.
..: nerdworking hakkında :..
nerdworking; 2009 yılında, kamusal alanda etkileşimli teknolojik ürünler geliştirmeye yönelik başlatılmış bir network projesidir. Türkiye, Almanya ve Japonya’dan 13 çok yönlü sanat / tasarım / illüstrasyon / hareketli animasyon/ programlama / elektronik / robotik ve mekatronik profesyonelinin biraraya gelmesiyle oluşmutur. Fuar ve benzeri ticari organizasyonlardan sahne sanatlarına kadar farklı sektörlere içerik geliştiriyor, ürün hazırlıyor. Programlama ve donanım geliştirerek insan – makine – yazılım üçlüsü için etkileşimli, deneysel, ticari ve sanatsal medya ürünleri geliştiriyor.
[embpicasa id=”5688700879981673585″]
TOKİ’den iddialı açıklamalar gelmiş.
Mimarlık ve şehircilik tarihinde çığır açacak başarılara imza atmışlar anladığım kadarıyla. Sular altında kalacak olan Hasankeyf …
Bolzano’daki Firmian Dağ Müzesi’ne gittikten sonra Dolomitlerin dağ köylerinin arasında biraz yürümüştüm ve dönüşü de Trento’dan yapayım demiştim. Yolda, önümde …