Avrupa Börek Sınırı
2008 Aralik Balkan gezime baslayisimin hikayesi, önceden Türkçe karaktersiz yazmıştım, olduğu gibi koyayım dedim.
Dogusuna gecildigi andan itibaren her kosede bir borekcinin gorunmeye basladigi, Balkanlara geldiginizi biraz da buradan anladiginiz Italya Slovenya sinirini yaya gecmek istedim
Vefakat sinir yaya yolu degilmis pek, buyrun burdan yakin..
20 Aralik 2008 Cumartesi
Yillardir hayal ettigim Balkan gezime baslamak uzereyim. Tek basimayim, bir planim yok, elimde Italyan Touring Club’in motor rotalari barindiran, Italyanca oldugu icin anlamadigim ve sadece haritalarini kullandigim rehberi var. Cebimde 170 euro ve kartlar, beni ne kadar gotururlerse o kadar gidecegim. Kac gun surecegini bile bilmiyorum, sadece yilbasindan once Istanbul’a varmak istiyorum, Cunkuuu.. cantamda aileme yilbasi yemegi yapmak uzere yuklendigim yarim kilo ham bugday makarnasi, pizza icin hazir un karisimi ve cesitli yerel Italyan yemeklerinin Knorr paketleri var.
Yemek yapamiyorum ama Italyan yemegi goturmenin sevimli olacagini dusundum, onemli olan dusunmek dedim, hazir gida tasimaya karar verdim, Ne de olsa dogurup buyuttugun, sonra Italyalara yollayip aylarca gormedigin cocugun gunlerce seni dusunerek sirtinda tasidiysa her yemek guzel gelir. (?*1) Otellerde kalmayacagim icin canta hep sirtimda olacak, 45 litrenin 1/3u tulum 1/4u bu yemekler zaten. Gerci yolculugum hakkinda fazla sey bilmiyorlar, Uyuyamazlar ki yoksa. Sirf onlari dusundugumden degil de, huyum batsin. Yola cikis tarihimi daha gec verdim; kara yoluyla ama gezmeden az aktarmayla gelecegimi soyledim.
Butun gun plan yapip hayal kurmayi mesgale edinmis biri icin yola plansiz cikmak sacma midir? Sacmalik konusunda bir sey diyemem ama ben seviyorum. Butun gun baktiklarim aklimin bir kosesinde, ama siradaki yolculugum icin ozel bir plan yapmiyorum bazen. Yine de gitmek istedigim sehirlerin bir listesi var yanimda, ulasim baglantilarini da not edecektim ki bir yerde Balkanlarda plan yapmanin sacma oldugunu, cok esnek olmanin gerektigini ve yolculugun zaten yolda sekillenecegini okuyuverdim. Isime gelince cok kolay ikna oluyorum. Gittigim yerlerden nereye gecebilecegime bakip saati uyana atlayip devam edecegim.
Boyle de hazirim iste. Erkenden Milano’dan cikip Trieste’ye gecmisim, sonra orayi cok sevmisim oyalanmisim saat gec olmus. N’apalim. Yine de bi gidip bakayim su yola nasilmis..
Slovenya sinirina en yakin yerlesim Villa Opicina diye bir yer, Trieste’nin uzerindeki platoda yer aliyor, Trieste’den Italyanlarin tramvay deyip gectileri ama arada funikuler olma yoluna giren, yer yer rayda giden yer yer halatlarla sevlerden yukari cekilen tuhaf bi seyle gidiliyor.
Ne guzel bir yolculuktu o ya? Limanin uzerinde yukseliyoruz, iki yanimizda agaclar var, bir yandan gunes batiyor ve her sey kipkirmizi, kirmizi kirmizi isik suzuluyor agaclarin arasindan ve makinistin arkasindaki cam panele agac siluetleri yansiyor. Done done yukseliyoruz ve siluetler kirmizi turuncu pariltilarla birlikte kayip geciyor. Bitmesin gidelim boyle. Zaten yolda olmayi seviyorum ki ben, sehirlerde durmalar yolun bahanesi.
Guzelligi karsisinda afalladigim gun batimi islevsel sonuclar dogurmadi elbet. Hava karariyor ve Villa Opicina’dayim. Burada da kalacak yerim yok Slovenya’da da, yolumda ilerlemis olmak adina mumkunse devam etmek istiyorum. Aslinda gece gece siniri gecip sacma bir saatte Lubyana’ya varan bir tren var ama zaten her kosulda bu siniri yuruyerek gecmek istiyorum, beklersem sadece aydinlik olacak. Varolmayan bir sinir gecme fikri cok romantik gelmis heves etmisim n’apim. Her sinirda oldugu gibi agaclar ayni, bulutlar ayni, kediler ayni. Ruzgar bir taraftan basliyor esmeye, sinirda duracak degil ya, durmuyor iste. Ama bizi durduruyolar ya, mesela Turkiyeden kara yoluyla herhangi bi yere gitmek isteyince.. Burada durdurmayacaklar diye pek bi ozendim. Hesap vermeden, durmadan o sanal sinirlardan birini gececektim ve bunu yavas yavas, yuruye yuruye, farkede farkede yapacaktim. Dunya ayni olacakti da insanlar farkli bir dil konusmaya, baska seyler yemeye baslayacaklardi.
Dolasiyorum biraz, sehirlararasi yol kasabanin ortasindan geciyor, ustunde noel susleri, makul gorunuyor. Hiz yolu ama cok yogun degil trafik, cok seritli de degil. Birine sormak lazim.
-Slovenya ne tarafta?
-Su tarafta, 5 km.
Tas catlasa sinira bir saat. Bir terslik olsa soylerdi. Burdan midir bilmem ama Italya Slovenya sinirinda yurumuslugu olan birini taniyorum. Sonra da otostop cekmisti herhalde. Sinira cok yakin bir kasaba var, yururum iste oraya kadar, sonra da arac vardir kesin.
Yola koyuluyorum. Kasaba seyrekleserek yok oluyor, insan yapilari azaliyor, isik azaliyor. Yol kenarinda ilk gordugum kirtasiyeden not tutarim, eskiz cizerim diye defter kalem aliyorum. Normal yemek yemeye para vermiyorum mesela, supermarketten besleniyorum ama bu sefer surekli niyet ettigim ama tutmadigim notlari tutmaya baslayacagima inaniyorum*2. Bir de markete girip aksam yemegi olarak muz ve gofret aldiktan sonra artik durmama gerek yok.
Kaldirim bitti. Otoyol kenarindayim artik. Neden donmuyorum ki? Donmuyorum iste. Donup n’apcam? Geldigim gibi biraz daha giderim gecerim. Donsem de otoyol kenarinda yuruyecegim ki, hem donecegim bir sey yok ki. Yurunuyo sonucta.. Hem bu sinir geciliyosa bir yerlerde baglanilacak bir yaya yolu vardir, ben karanlikta kacirmisimdir.
Dikkat geyik cikabilir. Veya bombos bir tabela size trip atarcasina karsinizda belirebilir. Ben sana bir sey demiyorum dercesine. Kaldirimsiz yol kenarinin yanindaki 50 cmlik boslukta yuruyup araclar hizla gecerken hafiften saga egilebilirsiniz. A-a! O da nesi? Yolun yaninda bos bir yol daha var. Yayalar buradan gidiyordu herhade. Eh be Italyanlar, yaya yolu yapmissiniz da buradan gecisini niye bu kadar zor yapmissiniz? Refujden atlamali hoplamali bacaklarini dikenlerle cizmeli bir gecisle ulasiyorum caanim yoluma. Karanlik biraz. Otoyolun cok da fazla olmayan isigi yeter.
Ilerledikce otoyolla aramizda kot farki artiyor, ne is? Isik misik gelmiyor artik, karanliktan korkarim ben bir de. Abuk subuk seyler hayal ediyorum, bazilarini gercekten gordugumu dusunuyorum. Az sonra duzelir diye ilerliyorum ilerliyorum, sonra cok gittim bir yerden asil yola baglanirim diye donmuyorum. Hic arac gecmiyor ama yaya yolu da degil bu. Bir tarafimda otoyolla aramdaki sev, diger tarafimda orman, ‘uu.. uu..’ diye sesler geliyor. Belki aslinda urkutucu bir yer degildir ama gunduzunu gormedim ki..
Aklima yolda gordugum dikkat geyik cikabilir tabelasi geliyor. Geyik saldirgan bir hayvan miydi? Boynuzlari falan var ama..
Cok karanlik. Bir kenarda oturup aglamak istiyorum, ama oldugum yerde daha fazla durmak istemedigim icin kurtulayim sonra aglarim diyerek erteliyorum. Kosmak istiyorum ama nedense yurdumda yok ormanda katledildi, yok su bu haberlerinden aklima kazinmis bir karsima firlayabilecek baltali katil imgesi var, kosarsam daha cok dikkatini cekecegimi dusunuyorum?! Ses cikarmadan ilerleye ilerleye bir koprulu kavsaga geliyorum. Sagimi solumu inceledikten sonra yukaridaki yola cikmam gerektigine karar veriyorum. Merdiven, baglanti bir sey ariyorum. Hadi ama. Cok sacma.
Tek yol iki yolu ayiran sev. Bariyelerin ustunden gectim. Teraslanmis bir su olugu var. Yerler islak. Oluktan basliyorum cikmaya. Olmuyor yana geciyorum. Toprak sevde duramiyorum ki. Cimenlere, calilara tutuna tutuna, kendimi yukari ceke ceke asil yola cikiyorum. Sonunda.
Yuruyorum cok kalmamis olmasi lazim. Ama yol kenarinda iki ayagimi yan yana sigdirabilecegim kadar bile bosluk yok artik. Kosarak karsidan karsiya geciyorum. Dikkat geyik cikabilir hizla giderken carpabilirsiniz. Fas’ta “Gazelle! Gazelle!” diye laf atiyorlardi. Dikkat ben de cikabiliirim.
Yolun yaninda yine islak da olsa toprak bir pay beliriyor. Slovenya’ya yaklastin tabelalari. Gidiyorum gidiyorum ayirdedebilecegim bir sey gecmiyorum. Tabelalarin dili falan degisiyor. Boyleymis demek ki. Resmen sinir yok. Gumruk de yok.
Ilk yerlesime kadar aynen devam derken bir otoyol gecisine geliyorum. Kontroller montroller yaya gecemem ki orayi. Serit sayisi artiyor tabii giselere dogru. Kenarda kucuk bir dukkan var, onunde park edilmis bir araba ve bir takim adamlar. Yolun diger tarafinda bir tir parki ve kamp isareti.
-(ing) pardon buradan Sezana’ya nasil gidebilirim?
_(1 dakika diye parmagini kaldiriyor ve diger adamlara sesleniyor) (Resmen Turkce) Lan bu bi yeri ariyo galiba baksaniza bi!
-E ama siz Turksunuz?
_??
-E ben de Turk’um
_Japon’a benziyorsun?
-Turk’um yahu
_Allah Allah, Japon gibi resmen
-..
_Vallahi de billahi de Japon..
Memleket neresi, vay gurbette karsima ciktin ben seni yolda birakir miyim muhabbetleri. Araya sikistirilan vallahi de billahi de Japon unlemleri. Tir soforuymus, burada bazi evraklari bekliyormus, araci yandaki tir parkina birakmis beklemeye gelmis. Universitede cocuklari varmis. Onunde durdugum uluslararasi telefon gorusmeleri yapilan yeri Italyan bir kadinla evlenmis bir Turk isletiyormus. Onun bacanagi haric herkes Turk ve kargo araclari suruyorlar.
=E napcaz bu kizi
_Bak bizim sirketin otobusu gelcek bu aksam, Lubyana havaalanina gidiyo biraksin seni
-Bilmem ki? Yani nasildir ki havaalanindan mekik bulur sehre inerim gidersem de?
_sehir merkezinden de geciyor zaten birakir seni iste
=lan o adamlar sarhos!
-!!! Sey..
_yahu onlar hep sarhos. Merak etme kizim sen, iyi insanlardir
=yahu bayan yaninda nasil konusulcagini nasil davranilcagini bilmez onlar!
_bir sey olmaz, biraz kabalardir ama merak etme iyi insanlar bak..
-sey gerek yok ben baska arac bulurum ki?
Biri onerdi digeri curuttu, ikisi de birbirine denk bir inanc ve kararlilikla beni yollama ve yollamama tartismasini surdurduler.
_iceri gec otobusu bekle kizim sen. bu sogukta buraya nasi geldin hem?..
-yok sorun degil ya. O otobuse binmesem ben, hem zahmet olur bakin, hic gerek yok. Uyku tulumum var suraya bile kivrilsam olur, hem orada kamp varmis orda kalabilirim.. Sabah siniri gecen bir otobus neyim bulunur..
=ne demek burda beklerim? Hava eksi kac derece biliyo musun sen?
-sorun degil ya iyiyim ben..
=soguk diyorum ne demek sorun degil? anladim ben seni. Greenpeaceci misin sen?
-? Ama, yani, nasil, neden ki?
=ben anladim seni. O kamp da tirlar icin sana olmaz ora.
_ah napsak bu kizi.. bak bizim bi arkadas var, 65 yasinda, ondan bisi olmaz.
=hii yasli bi abimizdir bir zarari dokunmaz
_onun yaninda kalirsin bu gece kimse de ilismez..
-ya sey gerek yok valla..
_yok yok birakmayiz biz seni
-ya buradan 10 20 km Sezana diye bir yer var, ordan Lubyana’ya tren oldugunu biliyorum. Bekliyim burda, belki otobus falan gecer.. sagolun cok da kalmiyim ben orda..
=su arabanin farlari calissa bacanak biraksin seni dicem..
-cidden gerek yok ya zahmet etmeyin siz..
=dur dur tamiri biterse biraktircam ben seni. Birakmayiz burda gurbette karsilasmisiz.. boyle bi basina da dolanma sen..
Karsilasmamiz biraz sans biraz sanssizlik. Birakmiyorlar ki baska secenek arayayim. Neyse, araba kurcalandi edildi ve Sezana’ya kadar bacanakla degil de telefon yerini isleten adamla birakildim. Artik Balkanlardayim, simdilik Slovenya’yi bir Balkan ulkesi olarak gormuyorum, ama onumde yeni yerler, ogrenecegim seyler, tanisacagim acik sozlu, lafini sakinmayan eglenceli eglenceli insanlar var. Bir kurtulsam aglayacaktim da, vazgectim, baksana her sey yolunda, ben yolumdayim ve o gece Lubyana’ya ulasabiliyorum..
*1 yemek yapmayi ben pek bi istedim ama annem ortaligi dagitirsin simdi kalsin dedi. duygu somurusuyle baslayip neler dusundum ben neler buldum diye sinirlenerek surdurdugum israrlarim sonucu paketin uzerindeki valtellina bolgesine ozgu tarifle makarna yapmama izin verdiler, patatessiz olsaymis tepkisini aldim da tarif oyle yahu napim.. ortaligi falan da dagitmadim ayrica..
*2 tabii ki de yapmadim. Sigara icmiyorum, her pazartesi sigarayi birakmak gibi bir etkinlik yok hayatimda. Onun yerine defter tutmaya baslamaya karar verip duruyorum ben de iste.
Merhabalar,
Bir arkadaşımla bir balkan gezisi planlıyoruz gelecek ay. Sizden öneri ve düşünce alabilir miyim? Hangi rotayı izleyelim? Nereye mutlaka gidelim? e-mail ile bağlantı kurabilir misiniz benimle? Teşekkürler, Hikmet.
merhaba
zaten yazının sonunda benim izlediğim rotanın bir çizimi var. tabii farklı mevsimde gideceğiniz için farklı bir rota izlemenizi öneririm.
http://www.aklimbaskayerde.com/etiket/balkan/ burada benim bloga eklediğim birkaç yer var.
özellikle çok güzel kıyı şehirleri var, bunlar benim gittiğim kış sezonunda ölülerdi ve tarihi dokuları için gittim, ama yazın durum çok farklı olacaktır. mesela karadağ’daki kotor’u eklemek isteyebilirsiniz. doğası güzelmiş, yazın çok eğlenceli oluyormuş vb.
dubrovnik’i çok duyacaksınız, güzel de yer ama küçük ve diğer yerlere göre pahalı. daha uzun kalacağınız yer split olabilir bence, çok sevimli, turistik olmanın yanısıra yerel halk hala orada ve oradan çıkarak tekneyle dalmaçya kıyıları/ada turları yapmak mümkün. yazın gitsem kesinlikle hırvat adalarından en azından birini görmek isterdim.
şehirlerden ljubljana (lubyana), sarajevo (saray bosna) pek atlamak istemeyeceğiniz yerler. sırbistanla vize kalktı ve belgradı, novi sadı da görmek isterdim tekrar gitsem. podgorica’dan yalnızca geçtim, kosova’ya da kişisel merakım nedeniyle gittim. üsküp bile çok da ilginç değildi. buraların tarihine, insanına çok merakınız yoksa “görmek” için gitmeyi pek dert etmenize gerek yok. makedonyada ohrid daha ilginççeymiş.
bu gezi dışında bulgaristan ve yunanistana da gittim. sofya ve atina zaten güzel yerler, selanik kültürel bağlarımız haricinde çok etkileyici bir yer değil- hoş, keyifli bir kıyı şehri sadece-. yunanistan’da kalambaka şehri yakınlarındaki meteora, yolunuz oralardan geçecekse, kesinlikle görülesi bir yer.