Büyükada benim için Aya Yorgi’ye kadar yürüyüp Yücetepe Kır Gazinosu’nun ızgara etlerine gömülmek demekti. Karşıda bitmeyen betonuyla İstanbul küçücük olurdu, küçük bardaklarda oranın içimi kolay, etkisi yokuş aşağı inişte yalpalarken anlaşılan etiketsiz şarabından içilirdi, çıkana kadar öyle acıkılırdı ki o etten güzel et yenemezmiş gibi olurdu. Yazları bir taraftan güneş