RTE Gibi: Benim de Çılgın Bir Fikrim Var

RTE Gibi: Benim de Çılgın Bir Fikrim Var

Başbakanımız RTE ile gülüşmeli, şakalaşmalı gündemsiz gün geçmez oldu. Bono’yla birbirlerine kanlarının kaynayıvermesinden sonra bir de Hıncal Uluç ilk defa bir başbakanla doğrudan konuşmasının coşkusunu paylaştı bizimle. Bu konuşmada öyle kaynaşmışlar ki, RTE ona güvenip “İstanbul üzerine çılgın bir projesini” açıklamış.,Uluç da bu güveni boşa çıkarmamak adına “söylesem dev haber olur ama söylemem ki sürpriz olsun” konulu bir yazıyı köşesinde yayınlamıştı. İstanbullular olarak biz de  milyonlarca insanın hayatını etkileyecek ama sürprizi kaçmasın diye söylenmeme kararı alınabilen bu projeyi bizimle de paylaşacakları kadar yakın hissedeceğimiz günü beklemeye koyulmuştuk.

İyi çocuklar olmuş olsak gerek ki bir miktar spekülasyondan sonra bize de başımıza gelecekler konusunda bilgilenme sırası geldi: İstanbul’a yeni bir boğaz yapılması için RTE ile Mimar Sinan Genim çalışmaya başlamış bile! Kağıthane ve Alibeyköy derelerini takip eden 20km’yi bulacak kanallarla Haliç gibi eşsiz bir coğrafi oluşum boğaza bağlanıp bir kanal haline, tarihi yarımada gibi yine eşsiz bir oluşum da Manhattan gibi bir ada haline gelecekmiş. Böylece Haliç akıntıyla temizlenecekmiş, onca yıldır boşuna çekmişiz. Üstelik arazi değerleri yükselecekmiş. Böylece Sulukule, Süleymaniye gibi noktasal projelere gerek kalmadan İstanbul’un tüm merkezinden yoksulları çıkarabiliriz.

Daha önce göçü engellemek için İstanbul’a girişte ülke içi bir tür vize istenmesi gibi başka iddialı fikirleri de olmuş başbakanımız, belli ki çok zengin olmayan kimsenin bu güzelim kentte yaşayıp havasını bozmasına gönlü elvermeyen bir İstanbul aşığı. Adaya giriş çıkışları denetlemek de daha kolay. Hem sürekli Haliç ve Boğaz’a köprü projeleriyle uğraşmamızın sonunun Boğaz’a beton dökülüp dolurulması olduğundan şüpheleniyordum, meğer adam köprü seviyormuş. Daha fazla köprü için daha fazla kanal demiş.

Ver Elini Evropa

Düşününce dünyayı kazmak, deşmek, varolmayan coğrafi şekilleri var etmek petrol çıkan noktalarda biten Arap şehirlerine özgü bir yaklaşım olmamalı. Çölün ortasında petrol dışında bir referansı olmayan yerlerde dünya iş merkezleri oluşabiliyorsa, tarihi yarımadada arazi değerleri artsın diye de 2. bir boğaz pekala yapılabilir, ilki çok tuttu ne de olsa. Bu bağlamda, benim de çılgın bir fikrim var.

Efendim benimkisi iki alternatifli bir proje. Başlıca hedefi AB’ye girişimizi kolaylaştırmak, ve bu sayede Anadolu’da arazi fiyatlarının artmasını sağlamak. Bunun için, öncelikle Avrupa kıtasının coğrafi sınırlarının revize edilmesini gündeme getirecek bir coğrafi değişiklik düşünüyorum.

(çizimler için altlık olarak kullandığım haritayı http://www.worldpress.org/maps/europe.cfm

adresinden aldığımı da belirtmek isterim)

1. Seçenek:

Açıklayacağım ikinci seçenekten daha kısa mesafe katetmesine karşın birçok açıdan daha verimsiz olduğunu kabul etmem gereken bir rota. Önce bunu düşündüm, sonra vazcaydım.

Haritada renkli görünen yerler Avrupa’nın coğrafı sınırlarını tanımlıyor. Görüldüğü üzere Kafkaslar doğu sınırı belirlemek üzere Rusya’nın bir kısmı ve Türkiye’den Trakya bu sınırlara dahil. Beyaza boyadığım Rusya dışındaki Kafkas ülkeleri, Gürcistan, Azerbaycan ve Ermenistan’sa bu sınırlara dahil değiller. Halbuki mesela Gürcistan’ın AB’ye girmek istediğini biliyoruz, gittiğimizde Avrupa meydanları, parkları vb. ile dolu şehirleri de gördük, arada Rusya ve Türkiye girmemişken Schengen’den çok verim alamayacak olsalar da..

Çılgın fikrim Hazar Denizi’ni Asya’dan koparacak yeni bir dev kanal açtırmak. Böylece Avrupa kıtasının  coğrafi sınırları Hazar Denizi’nin kuzeyini kapsarken arada kesilmek yerine bu yeni boğazdan geçebilir, böylece tüm Anadolu yeni Avrupa’da olabilir. İlk seçenek  kestirmeden çizimdeki mavi hattı, Basra Körfezi-Hazar Denizi arasını kazmak, ancak arada Elburz Dağları gibi engeller var. Ayrıca bu durumda Ortadoğu’nun Avrasya içindeki konumu daha da tuhaflaşıyor.

2. Seçenek:

Birinci seçenekten daha uzun bir kanalla daha keyfimize göre bir Avrupa kıtası oluşturabiliriz. Düşünelim, hangi ülkelerin Avrupa’da olmasını istiyoruz? Biz, en güneyde işbirliği yapabileceğimiz kardeş ülke Azerbaycan olmak üzere Kafkas ülkeleri. O halde İskenderun körfezinden başlayıp Hazar Denizi’ne sınır hatlarını izleyerek giden bir kanal açabiliriz. Böylece politikalarımızın olağanüstü bir şehrin karakterinden ve doğadan olduğu gibi kıta hareketlerinden de üstün olduğunu, istediğimiz yerde istediğimiz kıtayı şekillendirebileceğimizi iyice vurgulamış oluruz.

Dev Kanalın Avantajları:

-Türkiye’nin daha büyük bir yüzdesi Avrupa topraklarında olacağı için AB’ye giriş için yeni bir kozumuz olur. Anadolu’da arsa fiyatları artar!

-Türkiye Afganistan’dan şuradan buradan gelen uyuşturucuların ve yasadışı göçmenlerin Avrupa’ya geçişi için ana köprü olmaktan daha kontrollü su sınırıyla kurtulur, bu sayede de AB ve Schengen için avantajlı hale gelir

-Kafkas komşularımıza da yarayacak bu AB gelişmeleri bir kardeşlik, can ciğerlik ortamına vesile olur

-Nüfusun ağırlıklı olarak Kürt olduğu ve yoksunlukla anılan Güneydoğu illerimizde dev kanal yapımında istihdam sağlanır

-Kuzey Irak, Güneydoğu Anadolu’dan çok temiz ayrılır

-Ruslar ve Türki Cumhuriyetler “sıcak denizlere” inecek yeni bir yol edinirler

Dev Kanalın Dezavantajları:

-İstanbul Boğazı’nın kıta geçme gibi turistik ve ticari değer katan bir özelliği ortadan kalkar. Yine de halihazırda Çanakkale Boğazı’ndan daha fazla dikkat çekmesine dayanarak ilginin çok azalmayacağını düşünebiliriz.

-Azeri kardeşlerimiz İran’ın Güney Azerbaycan olarak anılan kuzeybatı bölgesiyle aralarına su girsin isterler mi acaba?

2. Boğaz gerçekten çılgın bir fikir, çölde yokten kent inşa eden Arap ülkelerindeki projeler kadar çılgın. Bu noktada “Orada iyi işleyen İstanbul’da neden olmaz?”, veya daha genel haliyle “Herşey her yerde neden olmaz?” sorusunu bir aklı selim sahibi sorsun ve enerjisini ayırıp açıklasın istiyorum. Neden tek başına fena sayılmayacak yüksek bir köprü Süleymaniye’nin önünde durmamalıdır, neden Gökkafes Dolmabahçe’nin ardında vadinin ortasında fallik bir görüntü sergilemektedir, neden tarihe malolmuş bir şehre her istediğimizi yapamayız? Anlamazdan gelenler için “Bağlam”, lütfen.

O değil de, yeni boğaz yapılırsa oluşacak ada Avrupa’da mı sayılacak Asya’da mı? Hangi boğazı referans alacağız?

.

.

.

Tayyip’in çılgın fikri de böyle bir haberdi:

07/10/2010 9:21

İstanbul için hazırlanan 20 milyar dolarlık müthiş projeyle Haliç Boğaz’a kanalla bağlanacak, yeni bir boğaz oluşacak ve Manhattan’a benzer bir ada ortaya çıkacak.

İstanbul ikinci bir boğaz ve devasa boyutta yeni bir ada kazanacak. Haliç’ten kanallar açılarak Kağıthane ve Alibeyköy dereleri üzerinden Boğaz’ın kuzeyindeki Büyükdere’ye ulaşılacak.

Habertürk gazetesinin haberine göre, yaklaşık 4 ay önce ön proje olarak Başbakan Erdoğan’a sunulan plana göre, çalışmalarda başta Kağıthane ve Alibeyköy dereleri olmak üzere su yolları kullanılacak.

Haliç’ten kanal açılmaya başlanarak Kağıthane ve Alibeyköy dereleri takip edilecek. Kağıthane İlçesi ve Ayazağa ve Kemerburgaz’ın hemen üzerinden yine su yolları takip edilerek Büyükdere’ye yani İstanbul Boğazı’nın kuzeyine ulaşılacak.

Kanal ortalama 100 meter genişliğinde planlanıyor. Haliç’in Boğaz’ın kuzeyinde kalan Büyükdere ile uzunluğu 20 kilometreyi bulan bir kanalla birleştirilmesiyle İstanbul yeni bir doğal adaya daha kavuşmuş olacak. Yeni İstanbul adasında Beyoğlu, Beşiktaş, Şişli, Kağıthane, ve Sarıyer’in bir kısmı yer alacak. Böylelikle tarihi yarımada olarak bilinen Eminönü-Fatih bölgesinin yanı başında yeni bir de ada yer alacak.

Yeni kanal İstanbul’a çok önemli başka katkılar da sağlayacak. Bölgedeki araziler değerlenirken, özellikle Alibeyköy ve Kağıthane’de yıllardır kaldırılmyan, çevreye zararlı fabrikalar da ortadan kalkmış olacak. Su kanalının Boğaz’dan sağlayacağı akış ile sirkülasyon artacağı için Haliç temizlenmiş olacak, derelerin kirliliği de ortadan kalkacak.

Ön proje ünlü mimar Sinan Genim tarafından hazırlandı. İki yıl içinde bitirilmesi planlanan projenin kamulaştırma bedelleriyle birlikte 20 milyar dolarlık bir maliyete ulaşması bekleniyor. (Habertürk)

http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetay&ArticleID=1022558&Date=07.10.2010&CategoryID=77